Obezite Cerrahisi

dr varol ameliyat

Obezite Cerrahisine Genel Bir Bakış:

Bu kilolardan kurtulmam gerek!

‘Aşılı kilolu olmanın size getireceği yandaş hastalıkların riskini düşündüğünüz zaman obezite cerrahisi ciddi bir seçenek olarak karşınızda duruyor.’

Kimi zaman ne diyet ne de spor obezite yani şişmanlıkla ilgili sorunları ortadan kaldıramıyor.
Özellikle de Vücut Kitle İndeksiniz 40 üzeri değerdeyse kilo fazlalığınız var ve sağlığınız tehdit altında demektir.
Bunun pek çok sebebi olabilir.
Uzmanlarınız bu sebepleri araştırmak ve sizlere en doğru çözüm önerilerini sunmak için vardır.

'Morbid Obezite' aşırı kilolu olduğunuzu anlatan bir terimdir.
Bu durum obezite şeker, yüksek tansiyon ya da karaciğer yağlanması gibi birçok hastalıkla daha erken yaşlarda tanışmanıza yol açabilir.
Diyet ve sporla bu fazlalıklardan kurtulmak için seçeneklerinizi mutlaka değerlendirmelisiniz.

Peki, yine olmazsa?
İşte bu durumda, uzman önerisiyle obezite cerrahisi düşünebilirsiniz.

Biraz daha açalım.

Vücut kitle indeksiniz 35 ile 40 arasında ve şeker, yüksek tansiyon, uyku apnesi, eklem problemleri gibi yandaş hastalıklarla mücadele ediyoruz.

Diyet ya da spor gibi seçenekler kilo sorununuza çözüm üretmiyor.

O zaman “obezite cerrahisi” önemli bir seçenek olarak karşınızda duruyor.

Vücut kitle indeksiniz 30 ile 35 arasında ise birinci derece obezite sorununuz var demektir. Şeker, yüksek tansiyon ve uyku apnesi gibi kilonuza bağlı yandaş sorunlarınız varsa obezite cerrahisi yine sizin için önem kazanıyor.

Peki, her ameliyat bir risk almak olduğuna göre böylesi bir risk için değer mi?
Son kararı doktorunuzla görüşerek vereceksiniz.
Çünkü birinci derece obezite, aşırı kilolu olmanın getirdiği psikolojik yük ve yandaş hastalıklarda, obezite cerrahisinden çok daha ciddi risklerle sizi baş başa bırakabilir.

Obezite cerrahisi kararı öncesinde vücudunuzda aşırı kilo almaya yol açan herhangi bir medikal ya da hormonal bozukluk olmadığı mutlaka kontrol edilmelidir.

Morbid obezlerin önemli çoğunluğunda uzun dönem kilo kaybı sağlayan tek kanıtlanmış tedavi yöntemi obezite cerrahisidir. Elbette cerrahinin varlığı bu kişilerin ameliyat olmadan zayıflamada başarılı olamayacağı anlamına gelmez; kimileri bunu başarabilir fakat çoğunlukla kilo kaybı zamanla yavaşlar hatta verilen kilolar da geri alınır.

Obezite cerrahisi egzersiz ve doğru beslenmenin yerini tutmaz ancak bu hedeflerin yeniden sürdürülebilir olmasını sağlar ve süregelen problemin çözümü için uzun erimli bir kontrol mekanizması oluşturulmasına yardım eder.


Obezite Cerrahisi Hangi Hastalara Uygulanır?

Aşırı ve hastalıklı şişmanlık gösteren “morbid obezite” hastalarında bu durumun cerrahi yöntemlerle tedavisi mümkündür.

Çünkü bu hastalarda ciddi komplikasyon gelişme olanağı vardır.

Cerrahi tedavi günümüzde en radikal ve iyi sonuç veren seçeneklerden biridir.

Morbid obez hastaların çoğunluğu diyet ve egzersiz programlarıyla bir süreliğine kilo verse de başarı oranı yüzde 3’leri aşmaz, ayrıca, yeniden kilo alma riskleri de yüksektir.

Cerrahi tedavi uygulanan hastalarda metabolizma değişir, özellikle tüp mide ameliyatı sonrasc iddi iştah kaybı olur, mide hacmi küçülür ve aşırı yemek olayı kısıtlanır.

Bu nedenle cerrahi tedaviler ile tıbbi tedavi yöntemlerinin kıyaslanması çok doğru değildir.

Elbette şu gerçeklik değişmez.
Bir ameliyat ve ciddi bir karardan söz ediyoruz.
O nedenle ilk tedavi yaklaşımı her zaman sağlıklı beslenme, diyet ve spor olmalıdır.

Hastalarımızın çoğu bu seçenekleri defalarca denemiş; ancak başarılı olamadığı için cerrahi yöntemini yönelmiştir.

Cerrahi operasyonda multidisipliner yaklaşımlar


Morbid obezite hastalarında cerrahi operasyonlar, multidisipliner yaklaşımla gerçekleştirilmesi gereken önemli girişimlerdir.

Hastaların endokrinoloji uzmanı, diyetisyen ve gerektiğinde psikolog tarafından da değerlendirilmesi gerekir. Özellikle ameliyat öncesi hastaların tüm değerleri detaylı olarak incelenir.

Yine ameliyat öncesi midede olası başka bir patolojinin tespiti açısından mutlaka endoskopi de yapılmalıdır.

Hastalar hem operasyondan önce, hem de operasyon sonrası dönemde nasıl beslenecekleri yönünde diyetisyenler tarafından detaylı olarak bilgilendirilmelidir.

Özellikle ilk dönem beslenme düzeni ve metabolizmanın yeni duruma uyumu açısından bu takip çok önemlidir. Buna ek olarak ameliyat öncesinde hastalar psikolojik durumları açısından da incelemeye tabi tutulabilir.

Ciddi psikiyatrik hastalıkları bulunan, alkol veya ilaç bağımlılığı yaşayan bireyler ile operasyona ilişkin detayları kavrayamayacak durumda olan hastaların morbid obezite ameliyatı olmaları uygun değildir.

Morbid obezite ameliyatı olacak kişilerde mümkünse aile içi destek de tam olmalıdır. Evdeki yemek düzeninden ameliyat sürecine kadar tüm aşamalarda aileden gelen onay, uyum ve destek en az hastanın kararı kadar önemlidir.

Morbid obezite ameliyatları genelde başka bir engel yoksa laparoskopik, yani kapalı yöntem ile yapılır.

Bu operasyonlar uzman bir doktor ve tam donanımlı merkezlerde son derece güvenlidir.


Tüp Mide Ameliyatı Mı? Mide Bypassı Mı?

Tüp Mide Ameliyatı (Sleeve Gastrektomi)

Tüp mide ameliyatı, tüm midenin yaklaşık %75-80'inin çıkarılması ile gerçekleştirilen bir operasyondur. Operasyon sonrasında geride kalan mide şeklinin tüpe benzemesi nedeniyle uygulama bu isim ile anılmaktadır. Midenin büyük bölümü cerrahi olarak çıkarıldığı ve geride 50-100 ml bir hacim kaldığı için tüketilen besin miktarı sınırlandırılır. Tüp mide ameliyatı kısıtlayıcı tipte bir ameliyattır ve besin alımını azaltarak kişinin kilo vermesini sağlar. Bu ameliyatta çıkarılan mide bölümünden (Fundus) salgılanan iştah hormonu (Ghrelin) işlem sonrasında azaldığı için hastalarda ciddi anlamda iştah azalması da olur. Ameliyat sonrasında hastaların eski iştahlarına geri dönmemeleri başarıyı arttıran ciddi bir avantajdır.

Tüp mide ameliyatının yalnızca sizi daha fit yapmaz. Bu ameliyatın asıl etkileri sağlığınızla ilgilidir. Ameliyatın diyabet ve hipertansiyon üzerine etkisi de oldukça yüksektir. Ağızdan ilaçla tedavi gören diyabetik ve hipertansif hastaların kullandığı ilaçlara çoğunlukla gerek kalmaz. Bu olumlu etki hastalarda ameliyatın hemen ardından başlar.

Mide Bypassı (Gastric bypass)

Midenin yemek borusundan hemen sonraki çok küçük bir kısmı geride kalacak şekilde büyük bölümünün bypass edilmesi şeklinde bir operasyondur. Bu uygulamada mide, özel bir yöntemle ince bağırsak getirilerek dikilir. Dolayısıyla hem mide hacmi küçülür hem de bağırsakların bir bölümü devre dışı bırakılmış olur. Sonuçta hem tüketilen yiyeceklerin miktarı, hem de emilimi etkilenmiş olur. Bu yöntemle insülin bağımlısı diyabetik hastaların kan şekeri kontrolü de daha etkili bir şekilde düzenlenir.

Hangi Yöntemin Uygulanacağı Nasıl Belirlenir?

Her iki ameliyatın sonuçlarına bakıldığı zaman iki operasyon tekniğini arasında büyük farklılıklar olmadığı görülmektedir. Tüp mide ameliyatı daha fizyolojik bir yöntem olup komplikasyon ve operasyona bağlı mortalite gibi açılardan daha düşük oranlara sahiptir. Tüp mide ameliyatının uygulanma süresi daha kısa, cerrah açısından da uygulanması kolaydır. Her iki teknik sonrasında ameliyattan 3-4 yıl sonra hastaların bir kısmında yeniden kilo alma durumu söz konusu olabilir. Eğer teknik tüp mide ameliyatı ise bu hastalara resleeve (yeniden tüp mide) ameliyatı ya da mide bypassı ameliyatı yapılabilir. Eğer hasta daha önceden gastrik bypass geçirmişse, yeniden kilo alma durumunda ikinci bir cerrahi tedavi şansı yoktur.

Burada bilinmesi gereken en önemli nokta tercih edilecek operasyon tekniğinden hekim tarafından yapılacak muayene ve tetkikler sonucunda hastaya özgü olarak belirlenmesi gerektiğidir.

Obezite Cerrahisinde istenmeyen etkiler nelerdir?

Hem tüp mide hem de gastrik bypass tekniğinde ameliyatın en önemli istenmeyen etkisi kaçak ve kanamadır. Yeni teknikler, teknolojiler ve elde edilen deneyimler sonrasında bu istenmeyen etkiler azalmış, tedavi yetisi yükselmiştir.

Her iki obezeti cerrahisi operasyonu inimal invaziv tekniklerle laparoskopik ve robotik uygulanır. Böylece derin kesilere gerek yoktur, kapalı yöntemle ve robotik teknolojilerle ameliyatlar yapılır. Bu modern yöntemler hastaların ameliyat sonrası normal hayata hızla dönmelerine olanak sağlarken, ağrı ve yara yeri komplikasyon oranlarını da düşürür. Bu operasyonlar çocukluk dönemi hastalarında ve ergenlerde de güvenle uygulanabilir. Ergenliğe morbid obez giren çocukların %75’inin ileride de morbid obez olduğu bilinmektedir.

Obezite Ameliyatları İçin Yaşım Kaç Olmalı?

Mide küçültme ameliyatı olmak için hastanın ergenlik çağını tamamlamış olması gerekiyor. Obezite ameliyatları 14 - 15 yaşından sonra yapılabiliyor. Günümüzde üst yaş sınırı da yükselmiş durumda; ameliyata engel hiçbir kalp, akciğer hastalığı yoksa bu girişimler 70 yaşında da yapılabiliyor.

Asıl risk nedir?

Morbid obezler, yalnızca aşırı obezite nedeniyle mide ameliyatının riskinden çok daha fazla risk altındalar. Bu kişiler tedavi edilmezlerse yaşıtlarına göre 10 -15 yıl erken hayatlarını kaybedebiliyor. Unutmayalım ki morbid obezitenin bizzat kendisi ölümcül bir hastalıktır.

Obezite ameliyatlarında ölümcül risk binde bir civarıdır. Morbid obez hastaların obezite nedeniyle karşılaştığı sağlık riskleri göz önüne alındığında, mide küçültme ameliyatı riski tıbbi olarak kabul edilebilir bir oran olarak görülüyor.

Obezite Cerrahisi Kimlere Uygulanamaz?

  • Crohn hastalığı
  • Lösemi
  • HIV
  • Hepatit C
  • Aktif hepatit B
  • Siroz
  • Aktif alkol ya da ilaç bağımlılığı
  • Tedavi edilemeyen psikiyatrik hastalıklar

Tüp Mide Kıbrıs

Obezite Kıbrıs

Obezite Cerrahisi Kıbrıs

Mide Balonu Kıbrıs

Gastrik Bypass Kıbrıs Operasyon

Obezite Cerrahisi

Obezite konusunda deneyimli doktor

Obezite doktoru

Mide tüpü uzmanı

Obezite ameliyati fiyatları

Obezite ameliyati ücretleri

  1. Kıbrıs'ta obezite cerrahi uzmanı

  2. Kıbrıs 'ta mide balonu ameliyatı

  3. Obezite tedavisi sonrası estetik

  4. Obezite ve Diyet